Montag, 7. September 2015

PAPAZIN KIZI

Bilmem hiç dikkatinizi çektimi, ama Hürrem'in babası için Polonyalı bir Papaz deniliyor, aynı şekilde Kösem'in babası içinde Papaz olduğu iddia ediliyor. Ne tuhaf değilmi?! Bu konuda son araştırmalara dayanılan değerli bilgiler paylaşmak istiyorum.

Hürrem ve Kösem'in tarihde birer kötü örnek oldukları için, bazı üstünkörü kişiler tarafından Papaz kızları oldukları ileri sürülmüştür. Halbuki son araştırmalara göre böyle birşey söz konusu değildir. Hürrem aslında Rutenyalı bir Çifçi'nin kızıdır. Kösem'in babası ise Rum değilde varlıklı bir Boşnaktır. Hatta bu adam, kızını Bosna Beylerbeyine bir nevi saygı göstergesi olarak hediye etmiştir. Bu bilgi henüz yayımlanmamış Prenses Mihrieda Muzaka'nın Anılarında bulunmaktadır. Anıların sahibi Sayın Nimet Toptani'nin tarafıma gönderdiği Hatıraların kopyalarından kesitler ekliyorum:

(...) Mahpeyker namı diğer Kösem Sultan, Mora'ya hicret etmiş bir Boşnağın kızıdır. Pederi hali vakti yerinde bir zat imiş, bilaveled ölen kayınbiraderinin sahip olduğu topraklarda pek mağfur bir tacir olmuş. Mora'da ikamet ederkende büyük kızı, müşarünileyha tevellüt etmiş. Bu kerimesinden hariç dört evladı daha varmış. Yegane oğlu, bilahare ihtida edip Mehmet adını almış. Boşnak Mehmet Ağa hemşiresinin Saray'da nüfuz sahibi olmasına binaen Enderun Mektebine dahil edilmiştir (...) 

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından sonra değişik kişiler yeni Devlet Sistemine yaranmak için Osmanlı Hanedanını karalama kampanyasına giriştikleri ortadadır. Örnek olarak Padişah Anaları kitabını anmak istiyorum. Bu sözde Kaynak Eser baştan sonuna kadar yalan yanlış bilgilerle doludur. Aynı şekilde Padişahlara hakaret etmek için Hürrem ve Kösem'den için Papaz kızları oldukları ileri sürülmüştür. Ama bu yanlış bilginin aslında dönemin Avrupalı Yazarları tarafından ortaya atıldığını unutmamak lazım. Buna sebep ise Osmanlı Padişahına hakaret etmek için Bakın müslüman Hükümdarı fakir bir hristiyan Papazın kızından dünyaya gelmiş demek istemeleridir. Peki bunu Türk Tarihcileri niçin farketmemişlerdir? Niçin bu hatayı sürdürmüşlerdir? Niçin detaylı araştırmalar yapmamışlardır? Halbuki araştırmalar yapılsaydı ortaya tamamiyle bambaşla bir gerçekle karşılaşabilirlerdi. Bu soruların açıklamasıda maalesef çok acıdır: Kadınlara değer verilmeyen bir ortamda, ne için Köle olan bir Padişah eşini araştırsalardıki! İşte cevap budur. Yaşadığımız şu dönemde üstünkörü tarihciler tarafından kaynayan sözde Türk Akademisyenler Camiasına açıkcası acıyorum. Artık bütün gerçekler intizamlı araştıran Avrupalı Tarihcilerdedir - bunu inkar edemeyiz artık.

Bakın Prenses Mihrieda Muzaka, Hürrem Sultan'dan için ne yazmış:

(...) Mamafih bu fevkalade kurnaz fikirli kadın'ın biraderinin soyu halen devam etmektedir. (...) Haseki Sultan makamına nail olmasından sonra ailesine mütemadiyen yardım etmiştir. Hatta Polonya kralına yazdığı mektuplarda yeğeni Jan Lisowski için türlü makamlara tayin edilmesini istemiş ve arzusu yerine getirilmiştir. (...) Nihayet Jan Lisowski'nin oğlu Aleksander, Litvanyaya hicret etmesine binaen Kral tarafından kendisien Litvanya Dükü titri tevcih edilmiştir (...)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen