Freitag, 18. März 2016

TARİH ARAŞTIRMALARI HAKKINDA

Ender bir tarihci ve aydın bir insan olan Sayın Gräfin (Kontes) Natalia von Anrep, araştırmaları ile devrim yarattı diyebiliriz. Çünki şimdiye dek hiç bir tarihcinin başaramadığını başardı, yılmadan senelerce Mahidevran Sultan'ın hayatını araştırdı ve belgelerle ifşa etti.

Şimdi tarih camiasında'da bazı sözde tarihciler bu büyük başarıyı kendileri elde edemediklerinden Kontes von Anrep'i kıskanıyorlar. Bizde bu zayıf karakterli insanları şiddetle kınıyoruz.

Aynı Koleksiyoncular gibi ellerinde tuttukları belgeleri dercetmeyerek dünya ile paylaşmak istemeyen sözde tarihci veya araştırmacı ne yazık ki çok fazla. Bu şekilde kendilerini üstün hissetmek ve ellerinde tuttukları tarihi vesikalar sayesinde güya söz sahibi olduklarını düşünen pek çok karaktersiz var. 

Tarih ancak belgeler sayesinde ifşa edilir ve belgelere dayanmayan bilgileri ciddiye almak çok yanlış olur! Biz şimdiye dek belgeye dayanmayan hiçbir bilgi paylaşmadık, bu yüzdendir ki Osmanoğullarına kız vermiş aileler bizimle irtibata geçiyor! Pek çok tarihci, araştırmacı ve medyacılarla görüşüyoruz ve bize olan itimadları tamdır. Buda göz ardı edilemez ve ciddiyetini muhafaza eden bir hakikattır!

Kontes von Anrep'in senelerce süren araştırmasını takdir etmek lazım değil farzdır! Çünki bir Padişah eşi hakkında 397 sayfalık bir biyografi yazmak herkesin harcı değildir. Bunuda unutmayalım. Şimdi bile Kösem Sultan'la alakalı kitapların çoğunluğu (Romanlar hariç) 190 sayfayı geçmiyor. Birtek Sn. Özlem Kumrular'ın değerli eseri istisnadır!

Burda rekabet söz konusu dahi edilmemesi lazım! Çünki akademik çalışmalar diğer akademisyenlere nispet etmek için yapılmıyor veya yapılmaması lazım. Ciddi bir akademik proje her zaman objektiftir! Başka türlü olması imkansızdır! Çünki akademik çalışmalar taraflı olduğunda ciddiyetini ve gerçekliğini kaybeder! 

Türkiye de Tarih araştırmaları aslında son 10 sene zarfında arttı diyebiliriz. Özellikle Harem hakkında araştırmaların artması gerçekten şahane bir yenilik. 

Doğu Tarihciliğin (Şarkiyatcılık) temeli Türkiye de veya başka bir doğu ülkesinde değildir! Bunu konu uzmanı dışında kimse bilmez. Osmanlı Tarihciliği (Osmanistik) veya daha doğrusu Oryantalistik  (Orientalistik) Almanya - Avusturya'da vücuda gelmiştir! İlk Osmanlı tarihcilerinden biri de Avusturyalı Joseph von Hammer-Purgstall'dır.  

Doğu Tarihi bölümleri 19.YY'da Alman Üniversitelerin de açılmıştı. Münih, Nürnberg ve Freiburg Üniversiteleri bunlardan sadece bir kaç tanesidir. Türklerden önce Avrupalılar Türk tarihini araştırmaları insanları düşündürmesi lazım! 

Türkiye de Cumhuriyetin gelmesinden sonra Osmanlı-Türk Tarihi derinden araştırılmaya başlandı. İşte o zaman ender Türk tarihcilerden:
  • İsmail Hami Danişmend
  • Ahmet Refik Altınay
  • İsmail Hakkı Uzunçarşılı
  • Çağatay Ulusoy
  • Yılmaz Öztuna
  • Mehmet Fuat Köprülü
  • Reşat Ekrem Koçu
meydana çıktılar. Temennimiz: daha nice ciddi ve objetif araştırmalar yayımlanır ve tarihimiz aydınlanır. Özellikle Osmanlı Harem'inin ifşa edilmesini diliyoruz.







Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen