Fransız Elçisi Achille d'Harlay 1616 yılına ait raporlarından:
(...) Büyük Türk'ün dört karısı var. Ama birini sarayından seneler önce sürgün etmiş. Şimdi bu üç karısı ile yaşıyor. Bu üç kadından ilk ikisi çok nüfuzlu, özellikle ikincisi Rum kadın, Sultan'ın nezdindeki itibarı çok yüksek. Duyduğumuza göre Saray'da debdebe içinde yaşıyormuş. Hatta haddinden fazla işlere karıştığından Sultan'ın birinci karısıyla arası iyi değilmiş. Türklerin Bayram merasiminde bu iki kadın'ın gene kavga ettikleri pazar'da konuşuluyordu. Sultan bu yüzden çok üzgünmüş (...) Hakkında daha önce de bahsettiğim ve Sultan'ın 4 oğlunun annesi olan Çerkes kadının alayına tesadüf etmiştim. Kapalı bir araba içinde oturduğundan yüzünü göremedim, söylenenlere göre çok güzelmiş ve memleketine has kıyafetler giyiyormuş. Türklerin adetlerine nispeten kendi örf ve adetlerine sadık olduğunu pek çok defa duymuştum. Çokta mağrur olduğu için, herhalde bir Çerkes emirinin kızı olduğundandır, Sultan'ın iltifatına zaman zaman mazhar olamamış ve bir süre de gözden düştüğünü söylediler. Buna rağmen toplam beş veya altı çocuk dünyaya getirmiş. Bu Çerkes kadının aksine Rum kadın, daha uysal ve hoş sohbetli imiş. (...) Bu son merasim de Çerkes ve Rum birbirlerine ağır sözler söyleyerek kavga etmişler. Söylenlere göre yanlarında çocukları olduğu halde Rum kadın rakibi Çerkes kadına gerekli saygıyı göstermemiş, buda ona >Edepsiz elimi öpeceksin< deyip kavga etmeye başlamışlar. Hizmetçiler birbirlerini ayırmak zorunda kalmış. Sultan her iki karısını kaç defa ikaz etmesine rağmen, bu iki kadın her fırsatta birbirleriyle kavga ediyorlarmış (...)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen