Geçenlerde bir aile dostu beni aradı ve blog'umu okuduğunu söyledi. Buna ilaveten Saçbağı Sultan hakkındaki bilgileri çok enteresan bulduğunu ve hatırladığı kadariyle Saçbağı hakkında bir şarkı'nın da olduğunu belirtti. Bu şarkıyı hemen hatırladım. Aile içinde bu konu hakkında birşeyler duymuştum. Babamı aradım ve ona sordum. Verdiği bilgilere göre Sultan İbrahim döneminde Saray'da bulunan ve aslen Avrupalı olan Ali Ufki isminde bir besteci Saçbağı hakkında bir türkü derlemiş. Lakin bu türküyü araştırıp bulduktan sonra büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Çünkü türkü'nün sözleri çok ''intim'' veya ''özel'' diyelim. Yatak odası bölümüne giren türkünün sözlerini okuyunca hemen babamı tekrar aradım ve onada anlattım. Babam çok güldü ve şöyle dedi: ''E kızım ne zannediyordun, Deli İbrahim gibi bir padişah'ın sarayında edep mi arıyorsun!'' ve ilave ederek ''Deli İbrahim'e boş yere deli demiyorlar, çok oynak ve fevri bir sultanmış'' dedi.
Ama çok düşündüm, Sultan İbrahim deli olsada kendi eşi hakkında böyle edepsiz bir türkünün bestelenmesine nasıl müsade etmiş? Ben buna bir anlam veremedim. Bu yüzden dedemin notlarını karıştırıp bir açıklama aradım ve gerçektende buldum. Bakın merhum dedem Celal Bey bu olayı nasıl izah ediyor:
(...) Sultan İbrahim hem tahtından hemde canından olduktan sonra sarayın musiki hocası Polonya muhtedisi Ali Efendi yeni hükümranlığı ele geçiren Turhan Sultan ve avanesi için bir türkü derleyip takdim etmiş. Türkü de Saçbağı Sultan nahoş vaziyetlerde tasfir ediliyormuş. Zaten Turhan Sultan'ın pek nefret ettiği ve hakkında ''Pis Çerkes Karısı'' dediği Saçbağı Sultan'ın bu na'edep vaziyette türküde tasfir edilmesi fevkalade hoşuna gitmiş. Saçbağı türküden haberdar olunca yanındakilere ''Behey Allah'dan korkmaz, kul'dan utanmaz namert tohumları, ne vakit ben müteveffa Efendimizin huzurunda raks edip eteklerimi savurmuşum, bu reziller beni kendileri ile karıştırırlar, bana iftira ederler, Allah onlardan sorsun'' demiş.(...)
Bence bu satırlar herşeyi açıklıyor. Osmanlı Sarayının entrikalarını asla unutmayalım ve bazı tarihi dökümanların çoğu zaman taraflı olduklarınıda göz önünde bulunduralım. Sonuçta Ali Ufki de diğer saraylılar gibi yeni iktidar sahiplerine yaranmak istiyordu. Bu her devir için geçerlidir, herkes kendi menfaatini düşünüyor.