Dedemin notlarında Sultan İbrahim dönemine dair çok detaylı ve enteresan bilgiler var. Okudukca şaşkınlığım artıyor. Birkaç kesit:
(...) Haremin nüfuz sahibi Baş Ağası, büyük Valide Sultan'ın arzusu mucibince belak olan Hükümdar'a kız tedarik etmekte pek marifetli imiş. Günün birin de Balkan havalinden pek hoş ve zarif bir kumral saçlı bir kızı Harem'e kabul ettirmiş ve doğrudan Valide Sultan'ın huzuruna çıkartmış. Büyük Valide kız'dan pek hoşnut olmuş halde ''Arslanım'a takdim edin'' diye buyurmuş. Lakin kızın bir müddet sonra karnı hayli büyümeye başlayınca gebe olduğu tesbit edilmiş. Kethüda Kadın ağzı büzülmüş halde Baş Ağa'ya: ''Bu kadını sen getirdin, bu vaka'dan sen mesulsün'' dediği Meleki Hatun hatıratında aynen derc etmiştir. Fakat Sultan İbrahim, zaten akli melekelerine pek haiz olmadığından Cariye'nin veledini pek sevmiş ve hatta Cariye'ye de Hazinedar efradının bütün itirazlarına rağmen pek ala maaş taksim etmiş. (...) Turhan Haseki bu Cariye'den hayli bizar olduğundan bir yolunu bulup Cariye'yi de veledini de Saray'dan nefy ettirmiş. Yanlarınada Baş Ağa'yı güya refakatci olarak verip Mekke'ye göndertmiş. Bu biçarelerin gemileri Akdeniz de korsanlar tarafından ele geçirildiğin de canlarını kurtarmak için çocuğun Padişah'ın oğlu olduğunu iddia etmişler. Bu suretle Cariye, oğlu ve Harem Ağası Avrupa'ya gönderilmiş. Zavallı çocuk orada senelerce muhtelif Saray'larda tutularak Osmanlı'ya karşı yetiştirilmiş. Buna ilaveten Osmanlı'dan çocuğun serbest bırakılması için haraç'da dahi talep edilmiştir. (...)
Samstag, 28. Juni 2014
Mittwoch, 25. Juni 2014
Sultan İbrahim'in Haremi
Rahmetli dedemin notlarından Sultan İbrahim'in Haremine dair bilgiler:
(...) Fevkalade kurnaz Şekerpare Hatun'un himmeti ile Harem-i Hümayun'a kabul edilen Leyla Hatun, uzun sarı saçı ve mavi badem gözleri ile Sultan İbrahim'in gönlünü fethetmişti. Çerkes usulü saçlarını bağlayan Leyla Hatun, Sultan İbrahim'in o derece hoşuna gitmiş ki artık nezdin de yegane Saçbağı namı ile hitab ediliyordu. (...) Nikah akdi Saray-ı Hümayun'da muazzam bir törenle icra edildiğin de Dilaşub Haseki, Hazinedar Usta'ya ''Aynı milletten olduğumuz halde bu Kabarday nisvanına ne içün bu derece alaka ihsan ediliyor, biz de Çerakese değilmiyiz, karındaşıma yevmi 10.000 altını çok gören, şimdi bu hatun'un karındaşı Kenan Paşa'ya 15.000 altın ihsan edilmiş. Benim biraderimin hizmeti devletimiz içün bu vakte dek her daim ferman-ı hümayun ile taltif edilmedi mi'' söylediğini Meleki Hatun hatıratında aynen derc etmiştir. (...) Saçbağı Haseki, Padişah'ın en gözde zevcesi olduğundan derhal hemşiresi Hubyar Hatun'u Harem-i Hümayun'da Hazinedarlar arasına dahil etmiştir. Hubyar Hatun'da amcazadesi Şekerpare Hatun ile nahoş bir rekabet kavgasına sebep olduğundan, Meleki Hatun'da bu iki Çerkes'ten pek bıkmış halde Saray-ı Hümayun'da başka bir milletin kuvvetlenmesine himmet etmiştir. Doğrudan haraç topladığı Ermeni tacirlerin kızlarından mütemadiyen Sultan İbrahim'e bahsedip padişah'ın aklına girmiştir. (...) Nihayet günün birin de Sultan İbrahim baş ağasını celb edip Ermeni mahallesinden pek şişman bir hatun'un bulup getirilmesini buyurmuş. (...) Ermeni mahallesinden Padişah'ın huzuruna 10 tane Ermeni kızı çıkartılmış, Sultan İbrahim de aralarından en şişman olanını seçip doğrudan hasodaya kabul etmiştir. (...) Artık Sultan İbrahim bu şişman Ermeni kızından o derece mest olmuş ki gözü ondan başkasını görmez hale gelmiş. Kendisine Şivekar ismi tesmiye edilen bu hatun acaip derece şişman olmakla beraber Padişah'ın diğer zevcelerini çileden çıkartmayıda ihmal etmemiş. Rus nesebinden olan Tarhan Haseki, derhal bu hatun'un Saray'dan çıkartılmasını istediği halde Kösem Sultan buna mani olmuştur. Zaten Tarhan Haseki bilahare Valide Sultan olup kayınvalidesini de diğer aleme gönderdikten sonra, ilk icraatı Şivekar Haseki'yi Saray-ı Atik'e mahpus edip henüz birkaç senelik islam olan biraderlerini idam ettirip, ibrete alem için diğer haraç toplayan Saraylıların kelleleri ile beraber meydanda sallandırmıştır. Biraderlerinin kanlı gömlekleri Şivekar'a takdim edildiğin de feryad edip aynı gece zarfında saçına ak düşmüş. (...) Şivekar'ın gönül parçalayan feryadının Sultanahmet meydanında dahi işitildiği bilahare nesilden nesile anlatılmıştır. (...) Sultan İbrahim'in Ermeni haremi Şivekar Haseki'den hariç diğer bütün zevceleri cümleten Çerkezistan ve Rus havalinden gelmektedirler.
(...) Sultan İbrahim'in zevcelerinden Ayşe Haseki de Kırım Tatarı olup Girayların akrabasıdır. Ayşe Haseki'nin biraderi'nin nesebinden olan ve halen İstanbul Fatih dahilin de ikamet eden Ahmet Paşazade Salih Bey'dir. (...) Sultan İbrahim katii suretle deli değildir, fakat annesi'nin nihayetsiz iktidar kavgasının kurbanı olmuştur. Biçare Padişah'ın yegane zaafını kullanan bu Rum nesebinden olan Kösem Sultan, kendi evladını, torununu bu hususta kurban etmekten çekinmemiştir. Bilahare Kösem Sultan hakkında evlad katili denilmesi pek isabettir. Fakat diğer Padişah'lar da ellerini kana bulamayı ihmal etmemiştir, neden bu sebepten Sultan Süleyman'ın masumiyeti mevzu bahis olmadığı gibi Sultan İbrahim de ve validesi de masum değildir. Hakşinaslık hususunda Kösem Valide, Selim-i Evvel'den veyahut Kanuni Sultan Süleyman'dan muhakkak bari'dir.(...)
(...) Fevkalade kurnaz Şekerpare Hatun'un himmeti ile Harem-i Hümayun'a kabul edilen Leyla Hatun, uzun sarı saçı ve mavi badem gözleri ile Sultan İbrahim'in gönlünü fethetmişti. Çerkes usulü saçlarını bağlayan Leyla Hatun, Sultan İbrahim'in o derece hoşuna gitmiş ki artık nezdin de yegane Saçbağı namı ile hitab ediliyordu. (...) Nikah akdi Saray-ı Hümayun'da muazzam bir törenle icra edildiğin de Dilaşub Haseki, Hazinedar Usta'ya ''Aynı milletten olduğumuz halde bu Kabarday nisvanına ne içün bu derece alaka ihsan ediliyor, biz de Çerakese değilmiyiz, karındaşıma yevmi 10.000 altını çok gören, şimdi bu hatun'un karındaşı Kenan Paşa'ya 15.000 altın ihsan edilmiş. Benim biraderimin hizmeti devletimiz içün bu vakte dek her daim ferman-ı hümayun ile taltif edilmedi mi'' söylediğini Meleki Hatun hatıratında aynen derc etmiştir. (...) Saçbağı Haseki, Padişah'ın en gözde zevcesi olduğundan derhal hemşiresi Hubyar Hatun'u Harem-i Hümayun'da Hazinedarlar arasına dahil etmiştir. Hubyar Hatun'da amcazadesi Şekerpare Hatun ile nahoş bir rekabet kavgasına sebep olduğundan, Meleki Hatun'da bu iki Çerkes'ten pek bıkmış halde Saray-ı Hümayun'da başka bir milletin kuvvetlenmesine himmet etmiştir. Doğrudan haraç topladığı Ermeni tacirlerin kızlarından mütemadiyen Sultan İbrahim'e bahsedip padişah'ın aklına girmiştir. (...) Nihayet günün birin de Sultan İbrahim baş ağasını celb edip Ermeni mahallesinden pek şişman bir hatun'un bulup getirilmesini buyurmuş. (...) Ermeni mahallesinden Padişah'ın huzuruna 10 tane Ermeni kızı çıkartılmış, Sultan İbrahim de aralarından en şişman olanını seçip doğrudan hasodaya kabul etmiştir. (...) Artık Sultan İbrahim bu şişman Ermeni kızından o derece mest olmuş ki gözü ondan başkasını görmez hale gelmiş. Kendisine Şivekar ismi tesmiye edilen bu hatun acaip derece şişman olmakla beraber Padişah'ın diğer zevcelerini çileden çıkartmayıda ihmal etmemiş. Rus nesebinden olan Tarhan Haseki, derhal bu hatun'un Saray'dan çıkartılmasını istediği halde Kösem Sultan buna mani olmuştur. Zaten Tarhan Haseki bilahare Valide Sultan olup kayınvalidesini de diğer aleme gönderdikten sonra, ilk icraatı Şivekar Haseki'yi Saray-ı Atik'e mahpus edip henüz birkaç senelik islam olan biraderlerini idam ettirip, ibrete alem için diğer haraç toplayan Saraylıların kelleleri ile beraber meydanda sallandırmıştır. Biraderlerinin kanlı gömlekleri Şivekar'a takdim edildiğin de feryad edip aynı gece zarfında saçına ak düşmüş. (...) Şivekar'ın gönül parçalayan feryadının Sultanahmet meydanında dahi işitildiği bilahare nesilden nesile anlatılmıştır. (...) Sultan İbrahim'in Ermeni haremi Şivekar Haseki'den hariç diğer bütün zevceleri cümleten Çerkezistan ve Rus havalinden gelmektedirler.
(...) Sultan İbrahim'in zevcelerinden Ayşe Haseki de Kırım Tatarı olup Girayların akrabasıdır. Ayşe Haseki'nin biraderi'nin nesebinden olan ve halen İstanbul Fatih dahilin de ikamet eden Ahmet Paşazade Salih Bey'dir. (...) Sultan İbrahim katii suretle deli değildir, fakat annesi'nin nihayetsiz iktidar kavgasının kurbanı olmuştur. Biçare Padişah'ın yegane zaafını kullanan bu Rum nesebinden olan Kösem Sultan, kendi evladını, torununu bu hususta kurban etmekten çekinmemiştir. Bilahare Kösem Sultan hakkında evlad katili denilmesi pek isabettir. Fakat diğer Padişah'lar da ellerini kana bulamayı ihmal etmemiştir, neden bu sebepten Sultan Süleyman'ın masumiyeti mevzu bahis olmadığı gibi Sultan İbrahim de ve validesi de masum değildir. Hakşinaslık hususunda Kösem Valide, Selim-i Evvel'den veyahut Kanuni Sultan Süleyman'dan muhakkak bari'dir.(...)
Sonntag, 15. Juni 2014
Sultan II. Selim'in Kızı Şah Sultan Ve Eşleri
Sultan Süleyman'ın ölümünden sonra II. Selim padişah oldu. Bunun eşi Venedikli Asilzade kızı Nurbanu Sultan politikadan anlayan çok akıllı bir kadındı. Sultan Süleyman'ın dönemin de II. Selim'i destekleyen Paşa'lara hizmetlerine karşılık kızlarını verdiler. Bu olaylar hakkında her zaman ki gibi merhum dedemin notları mükemmel bir kaynaktır. Şimdiye kadar hiç bir tarihci'nin bilmediklerini merhum dedem yazmış. Keşke bunları yayımlasaydı. Ama ömrü vefa etmedi, belki de yayımlamak istemiyordu? Aile içi sırların dışarıya yansıtılması zaten çok hassas bir konu. Bu yüzden de buraya eklemek istediğim pek çok belgeyi ailemin karşı gelmesinden dolayı yayımlayamıyorum.
Şimdi dedemin notlarından Sultan II. Selim'in kızları hakkında bir kaç detayı okuyalım:
(...) Şehzade Sultan Bayezid'in müessiff katlinden sadece bir hafta sonra Sarı Selim zevcesi Venedikli Hatun'un mütemadi lakırdısından pek bıkmış halde üç kızınıda kendisinin tarafını tutan Paşa'lara hediye etmiştir. En başta pek mühim bir entrikacı olan Hırvat Asilzadesi Mehmed Sokoloviç namı diğer Sokollu Mehmed Paşa'ya büyük kızı İsmihan Sultan'ı vermiştir. Düğün masraflarını ufak tutmak ve diğer entrikacı Vezirleri müteessir etmemek için aynı gün zarfında üç Sultan beraber nikahlanmışlardır. Bu suretle Sokollu Mehmed Paşa'ya İsmihan Sultan, Piyale Paşa'ya Gevherhan Sultan ve Çakırcıbaşı Hasan Paşa'ya da Şah Sultan verilmiştir. Cümlesi'nin düğün ve nikah merasimi 30 Zilkade 969 tarihin de vuku bulmuştur.
Biçare Sultan'ların ne derece mey'us ve bitab olduklarını tahmin etmek mümkün değildir. Yegane ebeveynleri'nin ihtirasları sebebinden arzu etmedikleri ve babaları yaşında adamlara nikahlanmışlardır. Gevherhan Sultan bu acı hayata pek uzun boyun eğememiş ve henüz 30 yaşlarında ebediyete intikali vuku bulmuştur. Ablası İsmihan Sultan henüz 40 yaşını aşmış hal de vefat etmiştir. Şah Sultan ise gene 30 yaşlarında hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bu üç Sultan'ın en ufakları Fatma Sultan'da biçare 40 yaşına erişmeden gözlerini ebediyyen kapatmıştır. (...) Şah Sultan'ın zevci Çakırcıbaşı Hasan Paşa Çerkes olup Anapa diyarından gelmiş ve Enderun mezunu pek itibar sahibi bir adamdı. Bu Paşa için muhtelif kimseler Rus olduğunu söylüyorlarsada Çerkeslerin Kabardey boyuna mensup çok mert bir Askerdi. Zaten Şah Sultan'ın bu Hasan Paşa ile evlendirilmesin de ki sebeplerden biri de Çerkeslerin desteğine malik olmak ve Şehzade Mustafa'nın ardından matem tutan Çerkes ümerasını kendi taraflarına çekmekti. Zaten Hasan Paşa'da merhum Şehzade Mustafa'nın validesi'nin yeğenlerindendi. Aile için de Hasan Paşa'ya Hain denilse de bu pek isabetli değildir. Zira Hasan Paşa fevkalade hakşinas bir zat idi ve Şah Sultan'la olan nikahı ailesine ve karındaşlarına hizmet etmek içindi. Neden bu sebepten Şah Sultan'la evlenmesinden bir süre sonra Sarı Selim'den, Bursa'da biçare olan Mahidevran Haseki ve diğer aile mensubatı'nın himaye edilmesini rica etmiştir. Bu ricasıda kabul edilmiştir (...) Kırım Tatarları ile harp eden Çerkeslerin muhtelifi Memaliki Osmani'ye iltica ettiğin de bunları kendi Sarayında misafir etmiş ve yetim çocuklarıda Enderun'a alınmalarına himmet etmiştir (...) Hasan Paşa'nın ailemize ve devlete pek çok hizmeti inkar edilemez bir hakikattir (...) Maateessüf Hasan Paşa pek yaşlı olmadan vefat etmiştir. Paşa'nın vefatından bir sene sonra Sarı Selim kızını Zal Mahmud'a vermiştir. (...)
Şimdi dedemin notlarından Sultan II. Selim'in kızları hakkında bir kaç detayı okuyalım:
(...) Şehzade Sultan Bayezid'in müessiff katlinden sadece bir hafta sonra Sarı Selim zevcesi Venedikli Hatun'un mütemadi lakırdısından pek bıkmış halde üç kızınıda kendisinin tarafını tutan Paşa'lara hediye etmiştir. En başta pek mühim bir entrikacı olan Hırvat Asilzadesi Mehmed Sokoloviç namı diğer Sokollu Mehmed Paşa'ya büyük kızı İsmihan Sultan'ı vermiştir. Düğün masraflarını ufak tutmak ve diğer entrikacı Vezirleri müteessir etmemek için aynı gün zarfında üç Sultan beraber nikahlanmışlardır. Bu suretle Sokollu Mehmed Paşa'ya İsmihan Sultan, Piyale Paşa'ya Gevherhan Sultan ve Çakırcıbaşı Hasan Paşa'ya da Şah Sultan verilmiştir. Cümlesi'nin düğün ve nikah merasimi 30 Zilkade 969 tarihin de vuku bulmuştur.
Biçare Sultan'ların ne derece mey'us ve bitab olduklarını tahmin etmek mümkün değildir. Yegane ebeveynleri'nin ihtirasları sebebinden arzu etmedikleri ve babaları yaşında adamlara nikahlanmışlardır. Gevherhan Sultan bu acı hayata pek uzun boyun eğememiş ve henüz 30 yaşlarında ebediyete intikali vuku bulmuştur. Ablası İsmihan Sultan henüz 40 yaşını aşmış hal de vefat etmiştir. Şah Sultan ise gene 30 yaşlarında hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bu üç Sultan'ın en ufakları Fatma Sultan'da biçare 40 yaşına erişmeden gözlerini ebediyyen kapatmıştır. (...) Şah Sultan'ın zevci Çakırcıbaşı Hasan Paşa Çerkes olup Anapa diyarından gelmiş ve Enderun mezunu pek itibar sahibi bir adamdı. Bu Paşa için muhtelif kimseler Rus olduğunu söylüyorlarsada Çerkeslerin Kabardey boyuna mensup çok mert bir Askerdi. Zaten Şah Sultan'ın bu Hasan Paşa ile evlendirilmesin de ki sebeplerden biri de Çerkeslerin desteğine malik olmak ve Şehzade Mustafa'nın ardından matem tutan Çerkes ümerasını kendi taraflarına çekmekti. Zaten Hasan Paşa'da merhum Şehzade Mustafa'nın validesi'nin yeğenlerindendi. Aile için de Hasan Paşa'ya Hain denilse de bu pek isabetli değildir. Zira Hasan Paşa fevkalade hakşinas bir zat idi ve Şah Sultan'la olan nikahı ailesine ve karındaşlarına hizmet etmek içindi. Neden bu sebepten Şah Sultan'la evlenmesinden bir süre sonra Sarı Selim'den, Bursa'da biçare olan Mahidevran Haseki ve diğer aile mensubatı'nın himaye edilmesini rica etmiştir. Bu ricasıda kabul edilmiştir (...) Kırım Tatarları ile harp eden Çerkeslerin muhtelifi Memaliki Osmani'ye iltica ettiğin de bunları kendi Sarayında misafir etmiş ve yetim çocuklarıda Enderun'a alınmalarına himmet etmiştir (...) Hasan Paşa'nın ailemize ve devlete pek çok hizmeti inkar edilemez bir hakikattir (...) Maateessüf Hasan Paşa pek yaşlı olmadan vefat etmiştir. Paşa'nın vefatından bir sene sonra Sarı Selim kızını Zal Mahmud'a vermiştir. (...)
Samstag, 14. Juni 2014
Sultan I. İbrahim ve Şekerpare Hatun
Merhum dedemin not defterleri gerçekten çok enteresan. Ailemize ve bazı tarihi olaylara dair yazdıkları çok önemli. Bu not defterleri sayesin de hiç bilmediğim aile mensupları hakkında bilgiler edindim. Mesela şimdiye kadar adını hiç duymadığım ama tarihte önemli bir rol oynamış Şekerpare Hatun'un hayat öyküsünü okudum. Bu Şekerpare Hatun, Sultan I. İbrahim'in Saraylısı imiş ve o dönemler de çok nüfuzluymuş.
Şimdi dedemin notlarından Şekerpare Hatun bölümünden bazı kesitler ekliyorum:
(...) Kösem Sultan devlet meselelerin de oğlu'nun iştirakına mani olmak için onu adeta Harem'e kapatmıştı. Sultan İbrahim Harem de meşk ederken validesi de devlete hükm ediyordu. Devletin bütün kudretine Kösem Sultan malikti. Bu pek tuhaf entrikayı muhafaza etmek için de oğlunun kadınlarını bi zatı seçip takdim ediyordu. Neden bu sebepten yegane fevkalade terbiye edilmiş kızlar Padişah'ın huzuruna çıkartılıyordu. Bu kızlar evvela Kösem Sultan'a biat ettikten sonra Hükümdar'ın has odasına gönderiliyorlardı. (...) Nihayet Kösem Sultan eski rakibesi Mahfiruz Sultan'dan pek nefret ettiğinden ailesine de zarar vermek istiyordu. Mahfiruz Sultan çok zaman evvel vefat etmiş olmasına rağmen müteveffiye'nin amcazadesinin kızı Şekerpare Hatun'u apar topar Saraya getirtmişti. Fakat kızın babası bu hadiseye müteakip doğrudan akrabası olan Abaza Ahmet Paşa'ya gidip Valide Sultanı şikayet etmişti. Abaza Ahmet Paşa'da bin güçlükle Valide Sultan'dan kızın babasına iade edilmesini rica etmişse de Kösem Sultan bunu kabul etmemişti. (...) Şekerpare Hatun, Padişah'ın firaşına girmeden evvela hususi olarak Kösem Sultan'ın nezareti altında terbiye edilmiş. (...) Lakin Şekerpare Hatun, Valide Sultan'dan akıllı çıkıp, Padişah'ın itimadına mazhar olmuş ve Odalığı yerine Hazinedar rütbesi tevcih edilmişti. Kösem Sultan buna pek hiddetlenmişse de Şekerpare Hatun tatlı dili ile Valide Sultan'ı sakinleştirmeye muvaffak olmuş. -Efendim, Şevketlü efendimiz kadınlarından bir süre sonra beziyor ve yüzlerine dahi bakmıyor, fakat muhasibesisi olursam mütemadiyyen yanında bulunacağım ve size bu vasıta ile mükemmelen hizmet edeceğim- deyip Valide Sultan'ı ikna etmiş. (...) Sultan İbrahim'in zevcelerinden Hümaşah Haseki Saray'da yükselmeye başlayınca Kösem Sultan buna mani olmak için derhal yeni bir kızın oğluna takdim edilmesini buyurmuş. Şekerpare Hatun'da kendi amcasının kızı Leyla'yı namı diğer Saçbağı Hatun'u Saraya getirtip Valide Sultan'a takdim etmiş. Muazzam bir güzelliğe sahip olan bu genç çerkes kızını derhal Padişah'a götürmüşler. Sultan İbrahim ilk bakışta kıza meftun olmuş. Fakat Şekerpare Hatun Valide Sultan'ın malumatı olmadan Padişah'a: -Efendimiz, amcazadem sizindir, lakin pederi nikahsız kızımı vermem diyor- demiş. Sultan İbrahim de -Nikah mı, bunda ne ola ki, diğerlerine de nikah kıymadım mı, dini bütün bir Padişahım, kullarım beni nasıl bilirler- deyip derhal kıza nikah kıymış. Kösem Sultan bu hadiseden haberdar olunca Şekerpare gözünden düşmüş. (...)
Şimdi dedemin notlarından Şekerpare Hatun bölümünden bazı kesitler ekliyorum:
(...) Kösem Sultan devlet meselelerin de oğlu'nun iştirakına mani olmak için onu adeta Harem'e kapatmıştı. Sultan İbrahim Harem de meşk ederken validesi de devlete hükm ediyordu. Devletin bütün kudretine Kösem Sultan malikti. Bu pek tuhaf entrikayı muhafaza etmek için de oğlunun kadınlarını bi zatı seçip takdim ediyordu. Neden bu sebepten yegane fevkalade terbiye edilmiş kızlar Padişah'ın huzuruna çıkartılıyordu. Bu kızlar evvela Kösem Sultan'a biat ettikten sonra Hükümdar'ın has odasına gönderiliyorlardı. (...) Nihayet Kösem Sultan eski rakibesi Mahfiruz Sultan'dan pek nefret ettiğinden ailesine de zarar vermek istiyordu. Mahfiruz Sultan çok zaman evvel vefat etmiş olmasına rağmen müteveffiye'nin amcazadesinin kızı Şekerpare Hatun'u apar topar Saraya getirtmişti. Fakat kızın babası bu hadiseye müteakip doğrudan akrabası olan Abaza Ahmet Paşa'ya gidip Valide Sultanı şikayet etmişti. Abaza Ahmet Paşa'da bin güçlükle Valide Sultan'dan kızın babasına iade edilmesini rica etmişse de Kösem Sultan bunu kabul etmemişti. (...) Şekerpare Hatun, Padişah'ın firaşına girmeden evvela hususi olarak Kösem Sultan'ın nezareti altında terbiye edilmiş. (...) Lakin Şekerpare Hatun, Valide Sultan'dan akıllı çıkıp, Padişah'ın itimadına mazhar olmuş ve Odalığı yerine Hazinedar rütbesi tevcih edilmişti. Kösem Sultan buna pek hiddetlenmişse de Şekerpare Hatun tatlı dili ile Valide Sultan'ı sakinleştirmeye muvaffak olmuş. -Efendim, Şevketlü efendimiz kadınlarından bir süre sonra beziyor ve yüzlerine dahi bakmıyor, fakat muhasibesisi olursam mütemadiyyen yanında bulunacağım ve size bu vasıta ile mükemmelen hizmet edeceğim- deyip Valide Sultan'ı ikna etmiş. (...) Sultan İbrahim'in zevcelerinden Hümaşah Haseki Saray'da yükselmeye başlayınca Kösem Sultan buna mani olmak için derhal yeni bir kızın oğluna takdim edilmesini buyurmuş. Şekerpare Hatun'da kendi amcasının kızı Leyla'yı namı diğer Saçbağı Hatun'u Saraya getirtip Valide Sultan'a takdim etmiş. Muazzam bir güzelliğe sahip olan bu genç çerkes kızını derhal Padişah'a götürmüşler. Sultan İbrahim ilk bakışta kıza meftun olmuş. Fakat Şekerpare Hatun Valide Sultan'ın malumatı olmadan Padişah'a: -Efendimiz, amcazadem sizindir, lakin pederi nikahsız kızımı vermem diyor- demiş. Sultan İbrahim de -Nikah mı, bunda ne ola ki, diğerlerine de nikah kıymadım mı, dini bütün bir Padişahım, kullarım beni nasıl bilirler- deyip derhal kıza nikah kıymış. Kösem Sultan bu hadiseden haberdar olunca Şekerpare gözünden düşmüş. (...)
Freitag, 13. Juni 2014
Şehzade Bayezid'in Lalası Mustafa Paşa
Sultan Süleyman'ın Hürrem'den olma oğlu Şehzade Bayezid'in çocukları ile hazin sonu artık herkesin malumudur. Şehzade Bayezid'in sonunu getirenlerden biri de Lalası Mustafa Paşa idi. Fakat kimdir bu Mustafa Paşa?
Aslında bu tarihte önemli bir rol oynamış kişiyi hiç merak etmezdim ama geçenlerde bir tarihci arkadaşım tarafından çok enteresan bilgiler edindim. Bu yüzden de Lala Mustafa Paşa'ya ilgim arttı.
İsmi malum dizi de gerçekler sürekli değiştirildiğinden Lala Mustafa Paşa'da da pek çok detay değiştirilmişti. Mesela Lala Mustafa Paşa'nın, Sokullu Mehmet Paşa'nın amcasının oğlu olduğunu biliyormuydunuz? Yani Lala Mustafa Paşa - tam adı ile Lala Kara Mustafa Paşa, Sokollu ailesindendir.
Tarihci arkadaşım ve Amerika'da tandığım bazı Osmanlı Tarihcilerinden edindiğim bilgiler göre:
Lala Kara Mustafa Paşa 1511 senesi doğumludur. Enderun mezunu olup 6 sene Kanuni Sultan Süleyman'ın Berberbaşı olarak Saray'da hizmet etmiş. Sonra Saray'da değişik görevlerde bulunduktan sonra 1556 senesinde Şehzade Bayezid'in Lalası ve fazla zaman geçmeden 1557'den itibaren Şehzade Selim'in Lalası olmuş. İsmi malum dizi de sanki senelerce Şehzade Bayezid'in Lalalığını yapmış gibi gösterildi. Halbuki bu doğru değildir.
Lala Kara Mustafa Paşa ilk evliliğini Çerkes Memluklarından Sultan Kansu Guuri'nin torunu Fatma Hatun'la yaptı. İkinci evliliğini de Şehzade Mehmet'in kızı Hüma Sultan'la yapmıştır. Şehzade Mehmet, Sultan Süleyman'ın Hürrem'den olma ilk oğludur ve genç yaşta ölmüştür. Mustafa Paşa bu ikinci evliliği gerçekleştirmek için ilk eşi Fatma Hatun'u boşamıştır.
Bakın Lala Mustafa Paşa'nın ilk eşi de Çerkes imiş. Yazık, politik amaçla, iktidar için eşini boşamış. Ama o dönem için bu normal imiş. Böyle birşey nasıl normal olur ki. Kabul etmek imkansız.
Aslında bu tarihte önemli bir rol oynamış kişiyi hiç merak etmezdim ama geçenlerde bir tarihci arkadaşım tarafından çok enteresan bilgiler edindim. Bu yüzden de Lala Mustafa Paşa'ya ilgim arttı.
İsmi malum dizi de gerçekler sürekli değiştirildiğinden Lala Mustafa Paşa'da da pek çok detay değiştirilmişti. Mesela Lala Mustafa Paşa'nın, Sokullu Mehmet Paşa'nın amcasının oğlu olduğunu biliyormuydunuz? Yani Lala Mustafa Paşa - tam adı ile Lala Kara Mustafa Paşa, Sokollu ailesindendir.
Tarihci arkadaşım ve Amerika'da tandığım bazı Osmanlı Tarihcilerinden edindiğim bilgiler göre:
Lala Kara Mustafa Paşa 1511 senesi doğumludur. Enderun mezunu olup 6 sene Kanuni Sultan Süleyman'ın Berberbaşı olarak Saray'da hizmet etmiş. Sonra Saray'da değişik görevlerde bulunduktan sonra 1556 senesinde Şehzade Bayezid'in Lalası ve fazla zaman geçmeden 1557'den itibaren Şehzade Selim'in Lalası olmuş. İsmi malum dizi de sanki senelerce Şehzade Bayezid'in Lalalığını yapmış gibi gösterildi. Halbuki bu doğru değildir.
Lala Kara Mustafa Paşa ilk evliliğini Çerkes Memluklarından Sultan Kansu Guuri'nin torunu Fatma Hatun'la yaptı. İkinci evliliğini de Şehzade Mehmet'in kızı Hüma Sultan'la yapmıştır. Şehzade Mehmet, Sultan Süleyman'ın Hürrem'den olma ilk oğludur ve genç yaşta ölmüştür. Mustafa Paşa bu ikinci evliliği gerçekleştirmek için ilk eşi Fatma Hatun'u boşamıştır.
Bakın Lala Mustafa Paşa'nın ilk eşi de Çerkes imiş. Yazık, politik amaçla, iktidar için eşini boşamış. Ama o dönem için bu normal imiş. Böyle birşey nasıl normal olur ki. Kabul etmek imkansız.
Donnerstag, 12. Juni 2014
Mahfiruz Valide Sultan
İsmi malum dizi nihayet bitti. Ama şimdi de Kösem Sultan isimli bir dizi'nin hazırladıklarını öğrendim. Bunu duyduğumda 'Eyvahlar olsun, şimdi de Mahfiruz Sultan'ı alelade bir cariye gibi gösterecekler' dedim. Bu dizi yapımcılarının acaba aileme karşı bir kastı mı var? Keşke başka bir Padişah dönemini ele alsalardı, keşke ailemle bağlantısı olmayan bir tarihi şahsiyet seçselerdi. Eylül 2014'den itibaren gene aileme hakaret edilmesinden korkuyorum. İsmi malum dizi'nin bitmesine ne kadar sevinmiştik ve ardından yeni bir dizi'nin yayımlanacağını duyunca hemen üzüntüye boğulduk. Çünkü Kösem Sultan'ın rakibesi Mahfiruz Haseki de bizim aileye mensup. Önceden yayımladığım ailemin seceresine bakabilirsiniz.
Mahidevran Haseki'nin ağabeyi Mustafa Paşa'nın ikinci oğlu Ahmet Bey'in oğlu Ali Bey ve bunun oğlu Alkas Mirza'nın kızı Mahfiruz Haseki'dir. Yani Mahfiruz Haseki, Mahidevran Haseki'nin büyük büyük yeğeni. Rahmetli dedemin notlarında Mahfiruz Haseki hakkında bilgileri burada önceden yayımlamıştım, merak edenler okuyabilir.
Mahfiruz Haseki'nin esas adı Hatice'dir. Saraya girdiğin de ismi Mahfiruz olmuştur. Burada enteresan olan Saray adı'nın büyük büyük halası Mahidevran'da olduğu gibi ismi'nin Mah ile başlamasıdır.
Mahfiruz'un Saraya alınmasında teyzesi Alime Valide Sultan'ın ve büyük halası Servazad Hatun'un parmağı vardır. Fakat Sultan I. Ahmet'in annesi Handan Sultan'da aslen Kafkasyalı olduğundan gelininin kendi milletinden olmasını istediği muhakkaktır.
Şimdi yeni yayımlanacak dizi de acaba bu halamda alelade bir cariye gibi gösterilecekmidir?! Dizi yapımcılarına hiç güvenmiyorum. Keşke başka bir dönemi dizi konusu yapsalardı. Gene zorlu günler bizi bekliyor galiba.
Mahidevran Haseki'nin ağabeyi Mustafa Paşa'nın ikinci oğlu Ahmet Bey'in oğlu Ali Bey ve bunun oğlu Alkas Mirza'nın kızı Mahfiruz Haseki'dir. Yani Mahfiruz Haseki, Mahidevran Haseki'nin büyük büyük yeğeni. Rahmetli dedemin notlarında Mahfiruz Haseki hakkında bilgileri burada önceden yayımlamıştım, merak edenler okuyabilir.
Mahfiruz Haseki'nin esas adı Hatice'dir. Saraya girdiğin de ismi Mahfiruz olmuştur. Burada enteresan olan Saray adı'nın büyük büyük halası Mahidevran'da olduğu gibi ismi'nin Mah ile başlamasıdır.
Mahfiruz'un Saraya alınmasında teyzesi Alime Valide Sultan'ın ve büyük halası Servazad Hatun'un parmağı vardır. Fakat Sultan I. Ahmet'in annesi Handan Sultan'da aslen Kafkasyalı olduğundan gelininin kendi milletinden olmasını istediği muhakkaktır.
Şimdi yeni yayımlanacak dizi de acaba bu halamda alelade bir cariye gibi gösterilecekmidir?! Dizi yapımcılarına hiç güvenmiyorum. Keşke başka bir dönemi dizi konusu yapsalardı. Gene zorlu günler bizi bekliyor galiba.