Bir süre önce Mahidevran Haseki sevenlerine bir çağrıda bulunmuştum. TİMS Prodüksiyon Şirketine karşı başlattığımız İmza Eyleminde bize yardım etmelerini rica etmiştim ve Mahidevran Sultan'ı sevenlerde bizi yanlız bırakmadılar ve topladıkları İmzaları göndermeye başladılar.
Ailem ve tanıdıklarım arasında topladığım İmzaları buraya, ilk Eylem Belgesi olarak ekliyorum.
Sizin gönderdiğiniz belgeleride buraya ekledim. Gönderenlere ne kadar teşekkür etsem azdır. İmza Eylemimiz başarılı olacaktır. Tekrar çok teşekkürler. Lütfen desteklerinizi eksik etmeyin.
Sonntag, 15. September 2013
Mittwoch, 21. August 2013
TİMS Prodüksiyon Şirketine karşı İmza Eylemi
Yaklaşık iki senedir ailece Muhteşem Yüzyıl dizisinde gösterilen Mahidevran karakteri'nin tarihe uygun olarak tanıtılması için mücadele ediyoruz. Ama maalesef dizinin yapımcı şirketi TİMS Prodüksiyon bütün ricalarımıza rağmen hatalarını düzeltmediler.
Biz TİMS Prodüksiyon şirketinden hiçbir şekilde maddi bir talep de bulunmadık ve bulunmayacağız. Hanedanımızın tek isteği: merhum Mahidevran Haseki ve ailesinin tarihe uygun olarak gösterilmesidir. Bu isteğimizden başka bir hedefimiz yoktur.
Bütün Mahidevran Sultan severlerine hitab ediyoruz:
Lütfen ek de bulunan İmza Eylemi formunu kullanarak bize yardımcı olun. Merhume Mahidevran Sultan'a ve ailesine hak ettikleri saygıyı gösterelim, Kabirlerinde azap çekmelerine mani olalım.
Her imza bizi hedefimize bir adım daha yaklaştıracak ve sesimizin nihayet duyulmasını sağlayacaktır.
İhtiyacınız olduğu kadar İmza Eylem formunun çıktısını buradan alabilirsiniz. Lütfen doldurduğunuz İmza Eylemi formlarını tarayıp bu e-Mail adresine gönderin:
Bize gönderdiğiniz İmza Eylemi formlarını burada yayımlayacağız.
Lütfen doldurduğunuz formların bir kopyasını TİMS Prodüksiyon şirketine gönderin; eylemimizin isbatı için formların asılları sizde kalsın.
Henüz bir Gazete ile anlaşmadık. İmza Eylemimizi medyada tanıtacak bir Gazete veya bir TV-kanalı bulunca burada duyuracağız.
İmza Eylemi Formu için buraya tıklayın: İmza Eylemi Formu
Bütün yardım ve destekleriniz için çok teşekkür ederiz,
Temruko-Çerkasski Hanedanı
Biz TİMS Prodüksiyon şirketinden hiçbir şekilde maddi bir talep de bulunmadık ve bulunmayacağız. Hanedanımızın tek isteği: merhum Mahidevran Haseki ve ailesinin tarihe uygun olarak gösterilmesidir. Bu isteğimizden başka bir hedefimiz yoktur.
Bütün Mahidevran Sultan severlerine hitab ediyoruz:
Lütfen ek de bulunan İmza Eylemi formunu kullanarak bize yardımcı olun. Merhume Mahidevran Sultan'a ve ailesine hak ettikleri saygıyı gösterelim, Kabirlerinde azap çekmelerine mani olalım.
Her imza bizi hedefimize bir adım daha yaklaştıracak ve sesimizin nihayet duyulmasını sağlayacaktır.
İhtiyacınız olduğu kadar İmza Eylem formunun çıktısını buradan alabilirsiniz. Lütfen doldurduğunuz İmza Eylemi formlarını tarayıp bu e-Mail adresine gönderin:
temruko.tcherkassky@gmail.com
Bize gönderdiğiniz İmza Eylemi formlarını burada yayımlayacağız.
Lütfen doldurduğunuz formların bir kopyasını TİMS Prodüksiyon şirketine gönderin; eylemimizin isbatı için formların asılları sizde kalsın.
Henüz bir Gazete ile anlaşmadık. İmza Eylemimizi medyada tanıtacak bir Gazete veya bir TV-kanalı bulunca burada duyuracağız.
İmza Eylemi Formu için buraya tıklayın: İmza Eylemi Formu
Bütün yardım ve destekleriniz için çok teşekkür ederiz,
Temruko-Çerkasski Hanedanı
Samstag, 17. August 2013
Temruko-Çerkasski Prensleri'nin Sarayı
Prens İdar-Mirza hanedanı'nın Sarayı. Maalesef 19.yy.'da bizim hanedanın elinden çıkıp başka bir Rus Prens ailesi aldı. Fakat Rusya'da Çarlığın kaldırılmasından sonra Saray ve etrafındaki hizmetliler evleri yıktırıldı.
Temruko-Çerkasski Sarayı |
Sarayın merkez köşkü |
Sarayın etrafında Sovyet devrinde inşaa edilen bir ev |
Hizmetliler dairesi |
İdar-Mirza Temruko Hanedanı
Temruko Hanedanı mensuplarından bazılarının resimleri:
Kabardeylerin Büyük-Prensi İdar-Mirza'nın neslinden gelen Prens Alexey Mihailoviç Çerkasski |
Mahidevran Sultan'ın yeğeni, Prens Temruk-Mirza'nın kızı ve Rus-Çarı Korkunç İvan'ın eşi Goşeney Maria Temrukovna |
Prens Bekoviç-Çerkasski |
Prens Alexey Mihailoviç Çerkasski'nin ikinci eşi Prenses Maria İvanovna Trubetskoy |
Prenses Varvara Mihailovna Çerkasski |
Prens İdar-Mirza'nın küçük oğlu'nun torunu Prens Yakov Kudenetoviç Çerkasski |
Mahidevran Sultan'ın yeğeni Prens Sultankul-Mirza |
Dienstag, 23. Juli 2013
Şehzade Mustafa ve ailesi
Şehzade Mustafa hakkında bugün ne biliyoruz!?
Çok iyi bir asker, siyasetci ve hoşgörülü olduğu, ayrıca halk tarafından çok sevildiği. Bütün bilgilere bakılınca Şehzade Mustafa'nın gerçekten çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılıyor. Babasına çok bağlı olduğu zaten bilinen bir gerçektir.
Şehzade Mustafa dürüstlüğünü, mertliğini ve cömertliğini annesinden almıştır. Mahidevran Haseki oğlunu mükemmel bir şekilde terbiye etmek için elinden geleni yapmıştır. Ama bu konuda bilinmeyenlerde var. Mesela Şehzade Mustafa, Çerkes kültür ve terbiyesine göre yetiştirilmiştir. Bu yüzdende doğruluğu ve mertliği ile ünlü olmuştur. Her zaman çok akıllı ve kabiliyetli olduğunu kararları ve tavırlarıyla isbat etmiştir.
Osmanlı Hanedanı üyeleri bile, Sultan Süleyman'ın oğlunu katlettirmesinin çok büyük bir hata olduğunu yönünde hemfikirler. Şehzade Mustafa'nın idamı Devletin istikbalinin çöküşüne sebebiyet veren en önemli hadiselerden biridir. Sultan Süleyman'dan sonra padişah olan Sarı Selim ise oynaklığı ve zayıf karakteriyle meşhur olmuştur ve İmparatorluğun yıkılmasına yanlış kararlarıyla zemin atmıştır.
Şehzade Mustafa'nın karakteri ve temiz kalbinden hariç ailesi hakkında bugün ne biliyoruz!?
İdam edilmesinden dolayı maalesef oğullarıda öldürüldüğünden ailesi yok edilmiştir. Ancak kızları hayatta kalmıştır.
Şehzade Mustafa'nın toplam 4 çocuğu olmuştur ve 3 defa evlenmiştir. Ayrıca Şehzade'nin bütün kadınlarını annesi seçmiştir. Bu kızlar Çerkes olup Kuzey Kafkasya ve Kırım'dan getirilmişlerdir. Zaten Mahidevran, gelinlerinin kendi halkından olmalarına özen göstermiştir. Bu yüzdende Temruk hanedanıyla akraba ve dost olan ailelerin kızlarını oğlu için Saraya aldırmıştır. Mesela eşlerinden birinin Kırımlı olduğu biliniyor ve bir erkek ve bir kız çocuğu dünyaya getirdiği, merhum Yılmaz Öztuna'nın Devletler ve Hanedanlar adlı eserinde yazıyor. Bu eşinin ismi maalesef bilinmiyor. Ama Şehzade'nin diğer eşlerinin isimleri bellidir.
Şehzade Mustafa'nın Nergiz-Şah Sultan isimli kızının annesi Nuricihan Hatun'dur. Şehzade Ahmed isimli oğlunun annesi de Handan Hatun'dur.
Topladığım bilgilere göre:
Nuricihan Hatun aslen Kırımlı ve Giray Hanedanına mensupmuş. Handan Hatun ise Çerkes imiş. Üçüncü eşinin kimliği bilinmiyor. Zaten bu son eşi tekrar evlenmiştir. Herhalde bu yüzden hakkında fazla bilgi yoktur. Sadece çok genç yaşında Şehzade Mustafa'yla evlendiği ve eşi'nin idamından sonra İstanbul'a gönderilip Sarayın emri üzerine Pertev Mehmet Paşa'yla evlendirildiği ve Eyüp'te bulunan Pertev Paşa Türbesine defn edildiği biliniyor.
Nuricihan ve Handan Hatunlar ise Mahidevran Hasekiyle beraber Bursa'da sürgünde yaşamışlar ve orada ölmüşler. Her ikiside ikinci evlilikler yapmamışlar ve kayınvalideleriyle oturmuşlardır. Bu Hatunlardan biri Mahidevran'dan önce, diğeride sonra ölmüştür.
Nuricihan Hatun'un dedemin notlarından birinde adı şöyle yazılıdır: Köşbike. Başka bir dökümanda ise adı Nurbegüm binti Mahmud Giray olarak geçiyor. Handan Hatun ise bir Çerkes Kabardey prensinin kızı imiş. Veraset belgelerinde bu hanımın ismi şöyledir: Handan binti Pşe-Tanaşıko ve Handan Hatice binti Abdullah-Tanaşeku.
Nuricihan Hatun Kefe Sancağından ve Handan Hatun'da Anapa tarafından Saraya getirilmiş. Her ikiside çok vefakar ve hürmetkarlarmış. Şehzade Mustafa'ya ve Mahidevran'a çok bağlı oldukları Bursa'dan ayrılmamalarından anlaşılıyor. İlk başta Bursa'ya sürgün edildiklerinden uzun süre bir yere gidememişler, ama Sultan Selim padişah olunca memleketlerine geri dönebileceklerine müsade edileceği söylenmiş. Buna rağmen Mahidevran'ın yanından ayrılmamışlar. Nuricihan Hatun kızı Nergizşah Sultan'ı da yanlız bırakmak istemediğinden kalmış olabilir. Fakat Handan Hatun oğlunun öldürülmesinden dolayı çocuksuz kaldığından memleketine dönmesi beklenirken o gitmemiş ve sadakatle Mahidevran'ın yanında ömrünü tamamlamış.
Nuricihan ve Handan Hatunlar Bursa'da Hanım Kızlar Türbesinde medfundurlar. Bu Türbede Şehzade Mustafa'nın eşlerinden hariç önceden ölmüş iki Hanedan gelini daha yatmaktadır.
Şehzade Mustafa'nın çocukları:
1. Nergizşah Sultan, doğum Manisa 1536 senesinde dünyaya gelmiştir, ölüm tarihi bilinmiyor, anlatılanlara göre 1580'den sonra ölmüş. Evlilik: Damad Cenabi Ahmed Paşa, bunun ölümü 1562 senesidir.
2. Şehzade Ahmed, doğum tarihi 1538 civarı, öldürülmesi Konya'da 1553 senesindedir. Ayrıca bu Şehzade aynı zamanda amcasının ismini taşımaktadır. Mahidevran Haseki'nin oğullarından Şehzade Ahmed de 1553 senesinde öldürüldüğünden acı bir tesadüftür.
3. Şehzade Mehmed, Amasya'da 1546 senesinde doğmuş ve Bursa'da 10.9.1553 tarihinde öldürülmüştür.
2. Şah Sultan, doğum 1550 civarı, ölümü 2.10.1577 tarihindedir. Evlilik: Damad Abdülkerim Ağa, bunun ölümü 1580 civarı.
Allah rahmet etsin, nur içinde yatsınlar.
Saygıyla,
Melike de Chimay-Temrukoğlu
Çok iyi bir asker, siyasetci ve hoşgörülü olduğu, ayrıca halk tarafından çok sevildiği. Bütün bilgilere bakılınca Şehzade Mustafa'nın gerçekten çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılıyor. Babasına çok bağlı olduğu zaten bilinen bir gerçektir.
Şehzade Mustafa dürüstlüğünü, mertliğini ve cömertliğini annesinden almıştır. Mahidevran Haseki oğlunu mükemmel bir şekilde terbiye etmek için elinden geleni yapmıştır. Ama bu konuda bilinmeyenlerde var. Mesela Şehzade Mustafa, Çerkes kültür ve terbiyesine göre yetiştirilmiştir. Bu yüzdende doğruluğu ve mertliği ile ünlü olmuştur. Her zaman çok akıllı ve kabiliyetli olduğunu kararları ve tavırlarıyla isbat etmiştir.
Osmanlı Hanedanı üyeleri bile, Sultan Süleyman'ın oğlunu katlettirmesinin çok büyük bir hata olduğunu yönünde hemfikirler. Şehzade Mustafa'nın idamı Devletin istikbalinin çöküşüne sebebiyet veren en önemli hadiselerden biridir. Sultan Süleyman'dan sonra padişah olan Sarı Selim ise oynaklığı ve zayıf karakteriyle meşhur olmuştur ve İmparatorluğun yıkılmasına yanlış kararlarıyla zemin atmıştır.
Şehzade Mustafa'nın karakteri ve temiz kalbinden hariç ailesi hakkında bugün ne biliyoruz!?
İdam edilmesinden dolayı maalesef oğullarıda öldürüldüğünden ailesi yok edilmiştir. Ancak kızları hayatta kalmıştır.
Şehzade Mustafa'nın toplam 4 çocuğu olmuştur ve 3 defa evlenmiştir. Ayrıca Şehzade'nin bütün kadınlarını annesi seçmiştir. Bu kızlar Çerkes olup Kuzey Kafkasya ve Kırım'dan getirilmişlerdir. Zaten Mahidevran, gelinlerinin kendi halkından olmalarına özen göstermiştir. Bu yüzdende Temruk hanedanıyla akraba ve dost olan ailelerin kızlarını oğlu için Saraya aldırmıştır. Mesela eşlerinden birinin Kırımlı olduğu biliniyor ve bir erkek ve bir kız çocuğu dünyaya getirdiği, merhum Yılmaz Öztuna'nın Devletler ve Hanedanlar adlı eserinde yazıyor. Bu eşinin ismi maalesef bilinmiyor. Ama Şehzade'nin diğer eşlerinin isimleri bellidir.
Şehzade Mustafa'nın Nergiz-Şah Sultan isimli kızının annesi Nuricihan Hatun'dur. Şehzade Ahmed isimli oğlunun annesi de Handan Hatun'dur.
Topladığım bilgilere göre:
Nuricihan Hatun aslen Kırımlı ve Giray Hanedanına mensupmuş. Handan Hatun ise Çerkes imiş. Üçüncü eşinin kimliği bilinmiyor. Zaten bu son eşi tekrar evlenmiştir. Herhalde bu yüzden hakkında fazla bilgi yoktur. Sadece çok genç yaşında Şehzade Mustafa'yla evlendiği ve eşi'nin idamından sonra İstanbul'a gönderilip Sarayın emri üzerine Pertev Mehmet Paşa'yla evlendirildiği ve Eyüp'te bulunan Pertev Paşa Türbesine defn edildiği biliniyor.
Nuricihan ve Handan Hatunlar ise Mahidevran Hasekiyle beraber Bursa'da sürgünde yaşamışlar ve orada ölmüşler. Her ikiside ikinci evlilikler yapmamışlar ve kayınvalideleriyle oturmuşlardır. Bu Hatunlardan biri Mahidevran'dan önce, diğeride sonra ölmüştür.
Nuricihan Hatun'un dedemin notlarından birinde adı şöyle yazılıdır: Köşbike. Başka bir dökümanda ise adı Nurbegüm binti Mahmud Giray olarak geçiyor. Handan Hatun ise bir Çerkes Kabardey prensinin kızı imiş. Veraset belgelerinde bu hanımın ismi şöyledir: Handan binti Pşe-Tanaşıko ve Handan Hatice binti Abdullah-Tanaşeku.
Nuricihan Hatun Kefe Sancağından ve Handan Hatun'da Anapa tarafından Saraya getirilmiş. Her ikiside çok vefakar ve hürmetkarlarmış. Şehzade Mustafa'ya ve Mahidevran'a çok bağlı oldukları Bursa'dan ayrılmamalarından anlaşılıyor. İlk başta Bursa'ya sürgün edildiklerinden uzun süre bir yere gidememişler, ama Sultan Selim padişah olunca memleketlerine geri dönebileceklerine müsade edileceği söylenmiş. Buna rağmen Mahidevran'ın yanından ayrılmamışlar. Nuricihan Hatun kızı Nergizşah Sultan'ı da yanlız bırakmak istemediğinden kalmış olabilir. Fakat Handan Hatun oğlunun öldürülmesinden dolayı çocuksuz kaldığından memleketine dönmesi beklenirken o gitmemiş ve sadakatle Mahidevran'ın yanında ömrünü tamamlamış.
Nuricihan ve Handan Hatunlar Bursa'da Hanım Kızlar Türbesinde medfundurlar. Bu Türbede Şehzade Mustafa'nın eşlerinden hariç önceden ölmüş iki Hanedan gelini daha yatmaktadır.
Şehzade Mustafa'nın çocukları:
1. Nergizşah Sultan, doğum Manisa 1536 senesinde dünyaya gelmiştir, ölüm tarihi bilinmiyor, anlatılanlara göre 1580'den sonra ölmüş. Evlilik: Damad Cenabi Ahmed Paşa, bunun ölümü 1562 senesidir.
2. Şehzade Ahmed, doğum tarihi 1538 civarı, öldürülmesi Konya'da 1553 senesindedir. Ayrıca bu Şehzade aynı zamanda amcasının ismini taşımaktadır. Mahidevran Haseki'nin oğullarından Şehzade Ahmed de 1553 senesinde öldürüldüğünden acı bir tesadüftür.
3. Şehzade Mehmed, Amasya'da 1546 senesinde doğmuş ve Bursa'da 10.9.1553 tarihinde öldürülmüştür.
2. Şah Sultan, doğum 1550 civarı, ölümü 2.10.1577 tarihindedir. Evlilik: Damad Abdülkerim Ağa, bunun ölümü 1580 civarı.
Allah rahmet etsin, nur içinde yatsınlar.
Saygıyla,
Melike de Chimay-Temrukoğlu
Montag, 8. Juli 2013
Mahidevran Haseki'nin gerçek adı ve doğum yeri?
Tarihci Çağatay Uluçay "Padişahların Kadınları ve Kızları" adlı kitabında Mahidevran Haseki'nin diğer isimlerinin Bosfor ve Gülbahar olduğunu yazıyor. Bu yüzden şimdiki tarih kitapları Mahidevran Haseki'nin gerçek ismini "Bosfor" olarak açıklıyor. Gülbahar isminide Osmanlı Sarayına girdiğinde verildiği söyleniyor. Bu isim sorununu çözmek istiyorum:
Mahidevran Haseki'nin gerçek adını ailem içinde Baharay olarak bilirdik, fakat rahmetli büyük dedem Celal Bey'in kayıtlarında ve Vakıf belgelerinde adı Malhurub Mahidevran binti Haydar olarak geçiyor. Ayrıca Mahidevran'ın yeğenlerinden birinin adıda Malhurub olduğunu tesbit ettim. Demekki Mahidevran'ın küçük erkek kardeşi kendi kızına ablasının adını vermiş, bu durumda Mahidevran'ın esas adının Malhurub olduğu anlaşılıyor. Baharay ismi ise büyük bir ihtimalle Kırım Sarayında bulunduğu sırada kendisine takılmıştır ve bunuda türkçeleştirip Gülbahar olarak değiştirildiğine inanıyorum. Peki Bosfor adı nereden geliyor? Aile arşivimizde uzun araştırmalarım sonunda yeni ve çok enteresan bilgiler buldum. Şöyleki:
Mahidevran Haseki'nin Kuzey Kafkasya doğumlu olduğu tahmin edilirken aslında Kırım yarımadasında dünyaya geldiğini öğrendim. Doğduğu şehrin ismi Bosfor, ama Kırım'ın rusların eline geçmesinden sonra Bosfor şehrinin adı değiştirilerek Kerç olmuş. Haritaya açıp bakarsanız Kerç'in bir sahil şehri olduğunu görürsünüz. Ayrıca Kerç'in tam karşı yakasında, Temruk isimli bir yerleşim birimini bulabilirsiniz. Bu kasaba Mahidevran Haseki'nin ailesi, yani Temruk Hanedanı tarafından kurulmuştur. Ayrıca Mahidevran Sultan'ın ecdadı ve Temruk Hanedanı'nın kurucusu Prens İnal Mirza'nın kabride Temruk nahiyesinin güneyinde bulunan Kızıltaş yöresindedir. Böylece Bosfor bir bayan isminden ziyade bir Kent ismidir. Maalesef Türk Tarihçileri bu ismin menşeini araştırmayarak Mahidevran'ın esas ismi olarak zannetmişlerdir.
Bosfor'un yani Kerç'in tarihcesini araştırırsanız orada bir zamanlar Bosfor-Kimmer isimli bir Çerkes Krallığının bulunduğunu öğrenebilirsiniz. Kabardey prensleri, Tatarların Kırım'a hakim olmadan önce orada yaşamışlar ve krallıklarını kurmuşlar. Böylece Kırım Han'ların neden Çerkes prensesleriyle evlendikleri ve Çerkes prenslerine kızlarını verdikleri anlaşılıyor. Ayrıca Mahidevran Haseki'nin annesinin de bir Kırım prensesi olduğunu öğrendim.
16. yy.'da Krım artık Tatarların eline geçmişti ve bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetiliyordu. İşte o tarihlerde Bosfor şehri "Kefe Sancağı" sınırları dahilindeydi. Yani Mahidevran Haseki, Kefe Sancağında dünyaya gelmiştir. Böylece Mahidevran'ın, Sultan Süleyman'la nasıl tanıştığıda anlaşılıyor.
Netice itibariyle, Mahidevran Haseki'nin gerçek adı "Bosfor" değil. Osmanlı'da Soyisim sistemi olmadığından insanları ayırt etmek için memleketlerine veya mesleklerine göre anılıyorlardı. Bu şekildede aile Lakabları meydana gelmiştir. Mahidevran'da da aynısı yapıldı, yani Bosforlu çerkes kızı olarak anılıyordu. Aynı şekilde kızkardeşleri Şahıdevran, Akile ve Belkıs Hatun'lar içinde Bosfor deniliyor.
Bu önemli bilgilerin sayesinde rahmetli büyük halam Mahidevran Haseki'nin kimliği şöyledir:
Osmanlı kayıtlarındaki kimliği:
- Mahidevran Gülbehar binti Mirza Haydar Temruk Bey
- Mahidevran binti Haydar Abdullah
- Gülbahar binti Abdulmennan Tamrok
- Fatma Mahidevran binti Çerkes Haydar Bey
- Mahidevran Gülden binti Temrukzade Mirza Haydar
- Bosforlu Malhurub Hatun binti Haydar Abdullah
- Mahidevran Malhurub binti Bosfor Temrok
Görüldüğü gibi çok değişik şekillerde ismi kaydedilmiş. Enteresan olan bir başka bilgide, Bursa'da sürgünde kaldığı senelere ait bir belge de Fatma Mahidevran olarak anılmasıdır.
Osmanlı kayıtlarında Mahidevran Haseki'nin ailesi şu şekilde anılıyor:
- Şahıdevran binti Abdullah
- Şahıdevran Ayşe binti Tamrok Haydar
- Akile binti Haydar
- Akile Ruhşah binti Abdulmennan
- Ruhşah binti Abdullah
- Hüsnümah binti Tamrok Bosfor
- Belkıs Hüsna binti Temrukzade Haydar
- Bosfor Hüsnümah binti Haydar Abdullah
- Mirzade Mustafa Paşa bin Haydar
- Mustafa Paşa bin Tamrok Haydar
- Mustafa bin Çerkes Haydar
- Bosforlu Mustafa Paşa
Kafkasya'da kalan erkek kardeşi Temruk'un Osmanlıda ki kimliği:
- Çerkes beyi Mirza Temruk
- Kabarday kabilesi beyi Tamrok
- Ümerayı çerakiseden Temruk Bey bin Haydar
Rus kaynaklarında ise:
- Knyaz Temruk İadaroviç
- Knyaz Mirza Temruk
- Knyaz Maremiho İadaroviç (Mustafa Paşa)
Merhum dedeme Rus Arşivinden gönderilen bir belgede Mahidevran Haseki'nin ismi şöyledir:
Малхуруб Идаровна = Malhurub İdarovna
Umarım bu yazımla tarihe önemli bir katkıda bulunmuş olurum.
Saygılarımla,
Melike Chimay-Temrukoğlu
Mahidevran Haseki'nin gerçek adını ailem içinde Baharay olarak bilirdik, fakat rahmetli büyük dedem Celal Bey'in kayıtlarında ve Vakıf belgelerinde adı Malhurub Mahidevran binti Haydar olarak geçiyor. Ayrıca Mahidevran'ın yeğenlerinden birinin adıda Malhurub olduğunu tesbit ettim. Demekki Mahidevran'ın küçük erkek kardeşi kendi kızına ablasının adını vermiş, bu durumda Mahidevran'ın esas adının Malhurub olduğu anlaşılıyor. Baharay ismi ise büyük bir ihtimalle Kırım Sarayında bulunduğu sırada kendisine takılmıştır ve bunuda türkçeleştirip Gülbahar olarak değiştirildiğine inanıyorum. Peki Bosfor adı nereden geliyor? Aile arşivimizde uzun araştırmalarım sonunda yeni ve çok enteresan bilgiler buldum. Şöyleki:
Mahidevran Haseki'nin Kuzey Kafkasya doğumlu olduğu tahmin edilirken aslında Kırım yarımadasında dünyaya geldiğini öğrendim. Doğduğu şehrin ismi Bosfor, ama Kırım'ın rusların eline geçmesinden sonra Bosfor şehrinin adı değiştirilerek Kerç olmuş. Haritaya açıp bakarsanız Kerç'in bir sahil şehri olduğunu görürsünüz. Ayrıca Kerç'in tam karşı yakasında, Temruk isimli bir yerleşim birimini bulabilirsiniz. Bu kasaba Mahidevran Haseki'nin ailesi, yani Temruk Hanedanı tarafından kurulmuştur. Ayrıca Mahidevran Sultan'ın ecdadı ve Temruk Hanedanı'nın kurucusu Prens İnal Mirza'nın kabride Temruk nahiyesinin güneyinde bulunan Kızıltaş yöresindedir. Böylece Bosfor bir bayan isminden ziyade bir Kent ismidir. Maalesef Türk Tarihçileri bu ismin menşeini araştırmayarak Mahidevran'ın esas ismi olarak zannetmişlerdir.
Bosfor'un yani Kerç'in tarihcesini araştırırsanız orada bir zamanlar Bosfor-Kimmer isimli bir Çerkes Krallığının bulunduğunu öğrenebilirsiniz. Kabardey prensleri, Tatarların Kırım'a hakim olmadan önce orada yaşamışlar ve krallıklarını kurmuşlar. Böylece Kırım Han'ların neden Çerkes prensesleriyle evlendikleri ve Çerkes prenslerine kızlarını verdikleri anlaşılıyor. Ayrıca Mahidevran Haseki'nin annesinin de bir Kırım prensesi olduğunu öğrendim.
16. yy.'da Krım artık Tatarların eline geçmişti ve bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetiliyordu. İşte o tarihlerde Bosfor şehri "Kefe Sancağı" sınırları dahilindeydi. Yani Mahidevran Haseki, Kefe Sancağında dünyaya gelmiştir. Böylece Mahidevran'ın, Sultan Süleyman'la nasıl tanıştığıda anlaşılıyor.
Bosfor şimdiki Kerç, Kırım yarımadasının güneyindedir. |
Bosfor - Kerç |
Bosfor-Kerç ve Temruk şehirleri. |
Netice itibariyle, Mahidevran Haseki'nin gerçek adı "Bosfor" değil. Osmanlı'da Soyisim sistemi olmadığından insanları ayırt etmek için memleketlerine veya mesleklerine göre anılıyorlardı. Bu şekildede aile Lakabları meydana gelmiştir. Mahidevran'da da aynısı yapıldı, yani Bosforlu çerkes kızı olarak anılıyordu. Aynı şekilde kızkardeşleri Şahıdevran, Akile ve Belkıs Hatun'lar içinde Bosfor deniliyor.
Bu önemli bilgilerin sayesinde rahmetli büyük halam Mahidevran Haseki'nin kimliği şöyledir:
Osmanlı kayıtlarındaki kimliği:
- Mahidevran Gülbehar binti Mirza Haydar Temruk Bey
- Mahidevran binti Haydar Abdullah
- Gülbahar binti Abdulmennan Tamrok
- Fatma Mahidevran binti Çerkes Haydar Bey
- Mahidevran Gülden binti Temrukzade Mirza Haydar
- Bosforlu Malhurub Hatun binti Haydar Abdullah
- Mahidevran Malhurub binti Bosfor Temrok
Görüldüğü gibi çok değişik şekillerde ismi kaydedilmiş. Enteresan olan bir başka bilgide, Bursa'da sürgünde kaldığı senelere ait bir belge de Fatma Mahidevran olarak anılmasıdır.
Osmanlı kayıtlarında Mahidevran Haseki'nin ailesi şu şekilde anılıyor:
- Şahıdevran binti Abdullah
- Şahıdevran Ayşe binti Tamrok Haydar
- Akile binti Haydar
- Akile Ruhşah binti Abdulmennan
- Ruhşah binti Abdullah
- Hüsnümah binti Tamrok Bosfor
- Belkıs Hüsna binti Temrukzade Haydar
- Bosfor Hüsnümah binti Haydar Abdullah
- Mirzade Mustafa Paşa bin Haydar
- Mustafa Paşa bin Tamrok Haydar
- Mustafa bin Çerkes Haydar
- Bosforlu Mustafa Paşa
Kafkasya'da kalan erkek kardeşi Temruk'un Osmanlıda ki kimliği:
- Çerkes beyi Mirza Temruk
- Kabarday kabilesi beyi Tamrok
- Ümerayı çerakiseden Temruk Bey bin Haydar
Rus kaynaklarında ise:
- Knyaz Temruk İadaroviç
- Knyaz Mirza Temruk
- Knyaz Maremiho İadaroviç (Mustafa Paşa)
Merhum dedeme Rus Arşivinden gönderilen bir belgede Mahidevran Haseki'nin ismi şöyledir:
Малхуруб Идаровна = Malhurub İdarovna
Umarım bu yazımla tarihe önemli bir katkıda bulunmuş olurum.
Saygılarımla,
Melike Chimay-Temrukoğlu
Sonntag, 30. Juni 2013
Mahidevran Sultan kimdir?
Açıkcası bu soruyu bende kendime bir çok defa sordum, çünki kendi aile tarihim hakkında çok az bilgim vardı. Ailemin geçmişine alakasız kalmam herhalde birazda yurt dışında, yani Türkiye haricinde yaşamamızdan kaynaklanıyordu. Belkide babamın ve annemin yeni seçtikleri "vatanlarında" daha iyi uyum sağlamak için geçmişimle ilgilenmedim. Şimdi bunun çok yanlış olduğunu biliyorum. Aslında yabancı bir devlette yaşayan ve oradaki ortama uyum sağlamaya çalışan bütün insanların en büyük sorunu iki Kültür arasında kalmaktır. Zaten Avrupa'da çalışan Türk ailelerinin asıl problemleri asemile olma korkusudur. Bu yüzdende çocuklarının geleceğe dönük sorunlarının temelide bu korkudan kaynaklanıyor.
İki kültür arasında yaşamak gerçektende çok zor, bunu bizzat yaşadığım için açıkca yazabilirim. Amerika'da ki hayatım müddetince ailemin asemile olmaktan korktuklarını açıkcası çok görmedim, çünki İstanbul'da da hemen hemen aynı hayatı sürmüşlerdi. Yabancı bir devlette az çok uyumlu bir hayat sürebilmek için "bilgili" olmak şarttır. Ufkunu genişleten insanlar dünya'nın her yerinde kendilerine özel bir vatan bulabilirler. Yabancı kalmaya direnenler ise elbette yabancı kalacaklardır. Ama tabiiki asıl memleketlerine olan bağları asla kopamaz, kimsede kopartamaz.
Ailemin geçmişine dair ne biliyordum? Sadece aslen Çerkeslerin Kabartay boyundan geldiklerini, Kabartayların İdar-Temruk adındaki hükümdarlarının atamız olduğunu, Sultan Süleyman'ın ve Çar İvan'ın eşlerinin bizim aileye mensup olduklarını...bu bilgilerin haricinde fazla birşey bilmiyordum.
Aile içinde Kafkasya'ya ve Osmanlı Sarayına ait çok hikayeler anlatılırdı. Çocukken bu hikayeleri kardeşlerimle büyük bir merakla dinlerdim. Ama büyüdükce benim için başka konular ön plana çıktı ve aile tarihime artık fazla önem veremedim. Kız kardeşim Perizat'ın değişik gazetelere röportaj vermesiyle bende tekrar geçmişimle yeniden ilgilenmeye başladım. Maalesef aile büyüklerinden pek kimse kalmadığından, dedemin evrakları sayesinde yeni bilgiler edinmeye çalıştım. Bu bilgiler doğrultusunda öğrendiklerimi, Mahidevran Sultan'ın hayatını ve kimliğini merak eden herkesle paylaşmak istiyorum. Bu yüzdende buraya yazıyorum. Umarım tarihcilerin ve ilgili kişilere yardım etmiş olurum. Ama en önemlisi: Mahidevran Sultan'ın asıl kimliğini açıklamak ve geçmişte yapılan hataları düzeltmede yardımcı olmaktır amacım.
Kimdir Mahidevran Sultan? Kimin kızıdır? Nereden gelmiştir? Osmanlı Sarayına nasıl girmiştir? Sultan Süleyman'la nasıl evlenmiştir? Şehzade Mustafa'dan başka çocuğu olmuşmudur? bütün bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım:
Mahidevran Sultan, aslında Baharay veya çerkesce telafuzuna göre Baharey, 1499, dedemin bir notuna göre 1498 senesinde Kuzey Kafkasya'da dünyaya gelmiştir. Babası Prens İdar-Temruk'dur, osmanlıca şekli ise Haydar-Temruk. Annesinin adını maalesef bulamadım, ama söylenenlere göre Giray Hanlarıyla akrabaymış, belkide bir Giray prensesi olabilir. Kardeşleri ise yaş sırasına göre: Şahıdevran, Mırzakan, Akila, Temruk ve Belkıs. Mırazakan Bey'in ismi daha sonra Mustafa olarak değiştirilmiş ve Akila Hatun'da Akile Hatun olmuştur. Ayrıca Akile Hatun'a sarayda Ruhşah ve Belkıs Hatun'a da Hüsnümah isimleri verilmiştir. Yanlız Şahıdevran Hatun'un esas adını bulamadım, yani bu Saray ismidir.
Mahidevran'ın kız kardeşleriyle beraber Sultan Selim'in Giray Prensesi olan eşi Hafsa Hatun'un yanına gönderildikleri biliniyor. İdar Temruk'un ne maksatla kızlarını Kırım Sarayına gönderdiği meçhul. Şehzade Süleyman'ın Kırım'da Kefe Sancakbeyi olduğu sırada Mahidevran'la tanıştığı ve bu buluşma üzerine Manisa Sarayına gittiğini bazı akrabalardan dinledim, ama ne derece doğrudur bilemiyorum. Yaş itibariyle 14 yaşında, hatta 13 de olabilir, Şehzade Süleyman'la evlenmiştir. Mahidevran'ın Şehzadeyle evlenmesinden önce ablası Şahıdevran Hatun Karagöz Ahmet Paşayla evlendirilmiştir. Fakat evliliği uzun sürmemiş, çünkü Karagöz Ahmet Paşa 1511 senesindeki Şah Kulu isyanı sırasında savaşta ölmüştür. Şahıdevran Hatun eşi için Kütahya'da Medrese ve Camii yaptırmıştır. Bu konuda önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Karagöz Ahmet Paşa, Sultan Selim'in en has adamlarından olup Selim'in güçlenmesini ve nihayet padişah olmasını sağlayanlardandır. Şahıdevran Hatun'un bu paşayla ne maksatla evlendirildiği böylece anlaşılıyor. Şahıdevran Hatun'un politik amaçla evlendirdiği aile içinde anlatılıyor. Tarihi olaylara bakılırsa bu bilginin doğru olduğu görülür.
Mahidevran ise ablasından sonra evlenmiştir. İlk çocuğu Şehzade Mustafa'dır. Daha sonra bir Şehzade ve bir Sultan dünyaya getirmiştir. Kızının adı Raziye'dir. Raziye Sultan annesinin ağabeyi ile beraber Saraydan gönderilmesinden sonra babasının süt kardeşi ve büyük bir alim olan Yahya Efendi'nin müridesi olmuştur. Zaten Yahya Efendi de Raziye Sultan yüzünden Mahidevran'ın tarafını tutmuş ve bu yüzdende Sultan Süleyman'ın emriyle sürgüne gönderilmiştir. Raziye Sultan daha sonra annesiyle beraber yaşamaya başlamış ve üzüntüsünden genç yaşında ölmüştür.
Mahidevran Sultan'ın iki şehzadesinden ün kazanan birtek Mustafa'dır. Diğer oğlu Şehzade Ahmet, dedemin bir notunda ise Mehmet Orhan diye yazıyor, Şehzade Mustafa'dan sonra ölmüş veya öldürülmüştür. Netice itibariyle Mahidevran Sultan bütün çocuklarının ölümüne şahit olmuştur. Hatta üç erkek torunu'nun katledilmesini de ne yazıkki görmüştür.Sadece iki kız torunu ve dört gelini kalmıştır. Ayrıca kızkardeşlerinden Akile ve Belkıs Hatunlarda Mahidevran'la beraber yaşamışlardır.
Şehzade Mustafa'nın katledilmesinden sonra korkusuz olan Belkıs Hatun'un Sultan Süleyman'a "inşaallah diğer çocuklarının kanında boğulursun" sözü aile içinde ünlüdür. Fakat bu sözünü Padişah'ın yüzüne söylememiş, Sultan Süleyman'a gönderdiği bir mektubunda yazmış. Tabii derhal tutuklanarak Bursa'da ömrünün sonuna kadar bir eve kapatılmış. Bu sırada Mahidevran, ablaları Şahıdevran ve Akile, torunları ve gelinleriyle beraber Bursa'ya sürgün edilmişler.
Mahidevran Sultan'ın ve kızkardeşlerinin mezarları Bursa'dadır. Mahidevran Sultan bilindiği gibi oğlu için yaptırdığı Şehzade Mustafa türbesinde yatıyor. Kızkardeşlerinden Akile ve Belkıs Hatunlar "Saraylılar Türbesinde" medfundurlar. Şahıdevran Hatun'da Bursa'da medfun olduğu söyleniyor ama Kütahyada olabilir. Bu bilgiyi henüz elde edemedim.
Prens İdar'ın iki oğlu: Mırzakan ve Temruk, daha sonra çok önemli makamlara yükselmişler. Mırzakan, yani Mustafa Paşa, Sultan Süleyman'ın vezirlerinden olmuş. Temruk ise Kafkasya'da büyük bir savaşcı olarak kızı Maria'yı Çar İvan'la evlendirmiştir. Maria'nın esas adı Goşeney olup rus çarıyla evlenmesinden sonra Meryem Anaya hürmeten Maria ismi verilmiş. Ayrıca mecburen Orthodox Hrsitiyanlığını kabul etmiştir. Çar İvan'ın Osmanlı Devletine ve Kafkasya'ya siyasi amaçla yaklaşmak için Temruk'un kızını almıştır. Ama maalesef Çariçe Maria genç yaşında 1569 senesinde ölmüştür, hatta öldürülmüş olduğu söyleniyor. Maria'nın oğlu Vasili-İvanoviç ise iki aylıkken 1663 senesinde bir havuzda boğulduğu anlatılıyor, herhalde bu çocukta öldürülmüştür.
Ayrıca Prens Temruk'un soyu Rusya'da Bekoviç-Çerkasski olarak biliniyor.
Mırzakan veya Mustafa Paşa ise saraydan çıkartıldığı ve sürgünde öldüğü aile içinde anlatılıyor. Mustafa Paşa'nın ölüm tarihini bulamadım, ama yeğeni Şehzade Mustafa'nın idamından sonra ölmüş olabilir, hatta katledildiği yönünde söylentilerde var.
Mustafa Paşa'nın iki eşi vardı. İlki bir çerkes prensesi, ikincisi ise Giray prensesi imiş. İleriki senelerde Mustafa Paşa'nın çocuklarından Servazat Hatun, Sarayda Baş Hazinedar olmuş.
Babamın ailesi işte bu Mustafa Paşa'nın neslindendir.
Saygılarımla,
Melike de Chimay-Temrukoğlu
Sonntag, 3. Februar 2013
Mahidevran Sultan'ın Ailesinden Tepki !
Konuşmayan kalmadı, yazanlarda parmaklarını ya klavyede yada kalemde kırdılar. Hayret doğrusu, Türkiyede bu kadar çok tepki gören bir dizi hiç olmadı, belkide hiç olmayacak. Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı bile konu olan dizi hakkında görüş bildirdi. Peki niçin? Başka işimiz yokta basit bir tv dizisi için kafa yoralım, zaman harcayalım değilmi?!
Aslında çok doğru. Ne diye tepki gösteriyoruz? Niçin bu kadar sinirleniyoruz veya orada burada dizi hakkında konuşuyoruz? Çünkü Türkiyede çok kişi Dizide gösterilen Osmanlıdan memnun değil. Ne Padişahı beğeniyorlar, ne paşaları, ne ağaları hele hatunları....ellerinden gelse kat kat çarşaf altına gömüp, ardındanda "düzgün" bir hareme kapatacaklar.
Ama benim tepkim daha başka. Aslında diziden memnunum, insanları tarihe meraklandırmak içinde iyi bir araç, ancak beni ve ailemi acaip huzursuz eden, kalbimize ok gibi saplanan önemli bir hata var: Mahidevran Sultan !!!
Dizi yapımcıları herşeyi gayet güzel düşünmüş ve tasarlamışlar, ama iş Mahidevran Sultan'a gelince iyice saçmalamışlar. Bir yerde de yapımcıların suçu yok, çünkü Mahidevran Sultan'ın geçmişi şimdiye kadar kara bir perdenin ardında saklıydı. Tarihçiler bile bu perdeyi aralamayı başaramadılar. Halbuki tarihi dökümanlarda geçmişi ve ailesi hakkında önemli ip uçları vardı. Buna rağmen gerçeği gün yüzüne çıkartamadılar. Belkide çıkartmak istemediler, çünkü önlerinde dünyaca ünlü, dillere destan Hürrem Sultan vardı. Niçin Mahidevran Sultan'ı araştırsalardıki, kendilerine göre verimli bir geçmişi olamazdı?! Satılmış, basit bir köle diye düşündüler, böyle birinin ne gibi büyük bir geçmişi olabilirdi?! Peki Hürrem köle değilmiydi? Köle pazarı üzerinden Padişahın yatağına ulaşmadımı? Rahmetli büyük halam Mahidevran Sultan, Hürrem'i paraladığı zaman çok isabetli konuşmuş: "Seni satılmış et parçası kadın!".
Ben, Melike Chimay, Çerkez Kabartay prensi Haydar Temruk Bey'in torunu ve Mahidevran Sultan'ın yeğeniyim. Zavallı ablam Perizat Temrukoğlu ailemizin düzgün anlatılması için Gazetelere röportaj verdi, TİMS Production'a kaç tane Mail yazdı, kaç defa Yapımcıları ihdar etti, rica etti, ama nafile...hala kendi bildiklerinden şaşmıyorlar. Ablam kanser olduğu halde, tarihi bir gerçeği aydınlatmaya çalıştı. Kimse dinlemedi, kimse kulak asmadı. Artık dermanı kalmadı. Halsiz yatağında yatıyor. Doktorlar çaresizler. Ya biz, ailesi olarak kahroluyoruz. Başta ablamın şu fani dünyada en azından bir isteğinin yerine geldiğini görmek ve ailemizin iadeyi itibarını sağlamak için, savaşacağım.
Aile arşivinde bulunan bütün dökümanları burada yayımlayacağım, büyüklerimden dinlediğim, bildiğim bütün bilgileri yazacağım. Belki bir umut birşeyler değişir.
Aslında çok doğru. Ne diye tepki gösteriyoruz? Niçin bu kadar sinirleniyoruz veya orada burada dizi hakkında konuşuyoruz? Çünkü Türkiyede çok kişi Dizide gösterilen Osmanlıdan memnun değil. Ne Padişahı beğeniyorlar, ne paşaları, ne ağaları hele hatunları....ellerinden gelse kat kat çarşaf altına gömüp, ardındanda "düzgün" bir hareme kapatacaklar.
Ama benim tepkim daha başka. Aslında diziden memnunum, insanları tarihe meraklandırmak içinde iyi bir araç, ancak beni ve ailemi acaip huzursuz eden, kalbimize ok gibi saplanan önemli bir hata var: Mahidevran Sultan !!!
Dizi yapımcıları herşeyi gayet güzel düşünmüş ve tasarlamışlar, ama iş Mahidevran Sultan'a gelince iyice saçmalamışlar. Bir yerde de yapımcıların suçu yok, çünkü Mahidevran Sultan'ın geçmişi şimdiye kadar kara bir perdenin ardında saklıydı. Tarihçiler bile bu perdeyi aralamayı başaramadılar. Halbuki tarihi dökümanlarda geçmişi ve ailesi hakkında önemli ip uçları vardı. Buna rağmen gerçeği gün yüzüne çıkartamadılar. Belkide çıkartmak istemediler, çünkü önlerinde dünyaca ünlü, dillere destan Hürrem Sultan vardı. Niçin Mahidevran Sultan'ı araştırsalardıki, kendilerine göre verimli bir geçmişi olamazdı?! Satılmış, basit bir köle diye düşündüler, böyle birinin ne gibi büyük bir geçmişi olabilirdi?! Peki Hürrem köle değilmiydi? Köle pazarı üzerinden Padişahın yatağına ulaşmadımı? Rahmetli büyük halam Mahidevran Sultan, Hürrem'i paraladığı zaman çok isabetli konuşmuş: "Seni satılmış et parçası kadın!".
Ben, Melike Chimay, Çerkez Kabartay prensi Haydar Temruk Bey'in torunu ve Mahidevran Sultan'ın yeğeniyim. Zavallı ablam Perizat Temrukoğlu ailemizin düzgün anlatılması için Gazetelere röportaj verdi, TİMS Production'a kaç tane Mail yazdı, kaç defa Yapımcıları ihdar etti, rica etti, ama nafile...hala kendi bildiklerinden şaşmıyorlar. Ablam kanser olduğu halde, tarihi bir gerçeği aydınlatmaya çalıştı. Kimse dinlemedi, kimse kulak asmadı. Artık dermanı kalmadı. Halsiz yatağında yatıyor. Doktorlar çaresizler. Ya biz, ailesi olarak kahroluyoruz. Başta ablamın şu fani dünyada en azından bir isteğinin yerine geldiğini görmek ve ailemizin iadeyi itibarını sağlamak için, savaşacağım.
Aile arşivinde bulunan bütün dökümanları burada yayımlayacağım, büyüklerimden dinlediğim, bildiğim bütün bilgileri yazacağım. Belki bir umut birşeyler değişir.